Tüzük

Kuruluş ve İlkeler

         Madde-1.

AMAÇ

  • K.A.M.P (Karaktersizlerle Mücadele Partisi); Reha Özcan’ın önderliğinde 2023 yılında İstanbul’da kurulmuştur.
  • Karaktersizlerle Mücadele Partisi’nin kurucusu, ilk genel başkanı ve istemediği sürece değişmez önderi Reha Özcan’dır.
  • Karaktersizlerle mücadele partisi; “Değişim, İyi müzik ve Eğlence” ilkelerine bağlıdır.
  • Genel Mikrofonu İstanbul’dadır.

Madde-2.

  • Karaktersizlerle Mücadele Partisinin tüzüğü, ilkeleri doğrultusunda, Monarşik, Teokrat, Katılımcı, Yüksek Eğlencenin güzelliği, İyi Müzik inancı ve Değişimin önemliliği esas alınarak oluşturulmuştur.
  • Temelinde, “Değişimin gerekliliği” ideali üzerine oturtulan rasyonel bir hedefi belirlemiştir.
  • Ve yine aynı hususlar göz önüne alındığında; “İyi Müzik ve Eğlence” esas amaç olarak belirlenmiştir.

YAŞAM ANLAYIŞI

        Madde-3.

  • Karaktersizle Mücadele Partisi’nin üyesi olmanın ön şartı; Toplum içinde karakterli bir duruş sergilemektir. Bu asli bir görev niteliği taşır.
  • Günlük yaşam, sosyal aktivite ve parti etkinliklerinde iyi müzik dinlemek ve eğlenmek esas amaçtır.
  • Hiç kimse; Dini inanç, etnik köken ve siyasi inancı nedeniyle dışlanmaz, dışlanamaz. Öncelik “İnsan” olmaktır.

ÜYELİK

        Madde-4.

  • Parti genel başkanı Reha Özcan’ın yaptığı yetkili atamalar dışında bir üyelik tipi mevcuttur. Bu da parti Delegesi olmaktır.
  • Delegeler, Karaktersizlerle Mücadele Partisi resmî sitesinde ki, ‘Delege Ol’ butonu ile gerekli şartları tamamladıktan sonra delege olabilir ve bu delegeliği dijital ve fiziksel bir kart ile belgelenir.
  • Tüm şartlar yerine getirildikten sonra dahi, kurallara uymayan delegeler genel başkan ya da kurultay talimatıyla delegelilikten ikinci bir emre kadar uzaklaştırılabilir ve hatta sonsuza kadar atılabilir.
  • Parti örgütü Genel Mikrofon, il, ilçe mikrofonları,kadın mikrofonu ve gençlik mikrofonlarından oluşur.

DEĞİŞMEZ

            Madde-5.

  •  Kamp tüzüğünde yazan ilk 4(dört) madde değişmez, değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez.

DEĞİŞİM

            Madde-6.

  • Bütün dünyayı değiştirmene gerek yok, sadece kendini değiştir ve tüm dünyayı değiştirmeye başlamış olacaksın. Çünkü sen dünyanın bir parçasısın. Tek bir insan bile değişse, bu değişim binlerce insana ulaşacak.
  • Değişim; değişimi kendiniz için yapın kimse için değil kendinizi değiştirdiğiniz kişiler bugün var yarın yok ama siz hep kendinizle kalacaksınız. Kimse için değişmeye değmez.
  • Değişim; Önce bir otur dediler, önce bir sakin ol, bir su iç, nefes al, sonra yemin ettiler, geçecek diye yemin ettiler, böyle devam etmeyecek, işte o an kırılmaydı o an değişimin geldiği andı bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı anın kendisiydi.
  • Değişim; zorunlu kalmadan önce değişmektir. Aslında, kendimize verebileceğimiz en büyük hediye, kendi değişimimizdir. İçimizde ki karanlığı ve negatif enerjiyi yok etmeli.
  • Değişim; tazelenmektir, yeşillenmektir, umuttur. Bazen hüzündür, bazen hüzün süpürücü. Yeni kan, yeni hayattır. Yeni yollar, yeni kaldırımdır. Bazen değişim güzel şeylere uyanmaktır. Bir şeyleri farketmek hareketidir değişim.
  • Değişim; Gecenin 3’ünde balkonda sigara içerken bazı şeyleri sakinlikle ve netlikle kabul ettiğinizde gerçekleşen eylemdir.
  • Değişim; Her daim içimdeki yolculuk. Farklılık, yenilik, yenilenmek; İyileşmek, İyileşmek; Güçlenmektir. Güçlendikçe savaşır, savaştıkça kazanırsın. Kazandıkça yenilenir, yenilendikçe mutlu olursun. Ve en sonunda mutlaka sen kazanırsın.
  • Değişim her şeye değer mi onu asla bilmiyorum. İnsan bence kendi için değişmeli önce başkaları için değişmemeli. Kendini kabul etmeli en başta yani değer mi hiçbir şekilde bilmiyorum ama yaşadıkça galiba değer mi değmez mi bunu öğreneceğiz.

MÜCADELE

            Madde-7.

  • Hani derler ya “anlatacak bir hikayen olsun” diye. İşte anlatacak hikâye ancak mücadeleden sonra doğar. Biraz düşersin, biraz kalkarsın, biraz uçarsın sonra bir bakmışsın yine yerdesin. Ve tekrar kalkıp yine savaşırsın… İşte mücadele budur.
  • Mücadele; İnsanın kafasındakiyle hesaplaşması kalbindekiyle hesaplaşması sürekli bir savaş hali, direnme. Bazen galip gelme çoğu zaman mağlubiyet ama ne olursa olsun vazgeçmeme yeniden başlama… Sezeninde dediği gibi; “Çünkü olağan yıkılıp, yıkılıp yeniden ayağa kalkmak.”
  • Mücadele; Tehlikeli kelimedir, bazen konuşmadan anlatabilmek lakin yaşanacak şeylerle korkutan ve en sonunda da kendinle yaptığın ve kazananı olmayan iki tarafın da kaybettiği bir kavramdır. Ve her zaman bitti dediğin yerden yeniden başlamaktır.
  • Mücadele; Hep var olan biri bitince hemen ardından diğeri başlayan hatta bazen biri bitmeden diğeri başlayan dertlere direniş… Yarın neye uyanacağını bilmeden her şeye göğüs germek aslında…
  • Mücadele; Aslında nefes almaya başladığımız ilk günden beri bir şeyler uğruna, bir şeyleri kazanmak için yahut bir yerlere ulaşmak için verdiğimiz savaş. Bebekken mama için veririz o mücadeleyi, büyüdüğümüzde kariyer, aşk, para birçok şey için. Nihayetinde mücadele bitmez.
  • Mücadele; Bugün ve yarınları kendimiz için sevebilmektir, severken de haykırabilmektir sevdiğimizi. Her bir nefeste yani kısa ve net uğruna nefes aldığımız her şey bir mücadeledir…

İNANMAK

Madde-8.

  • İnanmak; Hayata tutunabilmek için, yaşamdan zevk almak için inanmak esastır. Hayattaki amaçlarımıza ulaşmak için inançlı ve kararlı olmak gerekir. Çünkü inanç yoksa ruh yoktur, yaşamın rengarenk yüzü yoktur. İmkansızla imkân dahilinde olanın arasındaki tek fark, insanın inancıdır. “Harikulade şeyler ancak içerisindeki bir şeyin koşulların üzerinde olduğuna inanma cesaretini gösterenler tarafından yapılmıştır.
  • Bildiklerimle aynı doğrultuda olmasını istediğim şeylerdir inanmak, hayatımızın her yerinde vardır. İnandığım her şey eylemlerimi belirler beni anlamadığına inandığım insana günaydın bile demek istemem çoğu zaman. Biraz da umut etmektir. Kar kış kıyamette inanmak giyilir mi umut edip giyiyoruz, sonra da inandığımız yerden kırılıyoruz. Biraz dinlenip mücadeleye devam ediyoruz.
  • İnanmak bir sirkülasyon gibi. İnanmak, hayal kırıklığı ve ardından tekrar kendini inanmaya inandırmanın mücadelesi…
  • İnanmak; İnsanın en zayıf noktası. İnanmaya mahkûm doğduk ama bunu savunmayı azmanla öğrendik. İnanmak cesaret başını okşayan sırtını sıvazlayan bir el kendi içinden uzanan kıymetli. Aldatıcı olsa dahi peri masalı, bundandır gizemi.
  • İnanmak bence tamamen yanılmaktan ibaret. İşin sonunda güvenin kırılmasıyla sonuçlanan devamında, karamsarlığı ve güvensizliği doğuran bir hüzün durumudur. Ben sana inanmıştım, al işin sonu ne oldu “mıştım” keşke “mışmasaymışım”
  • Herkes bir şeye inanır. İnanmak, hayatın kendisidir aslında. İnanacağı bir şey kalmayanlar için anlamsızdır yaşamak. İnsana inanan, genelde yanılır. Ama en kötüsü kendine inanıp kendini hayal kırıklığına uğratmaktır.
  • İnanmak; insanın en büyük zaafıdır. Bir kez inanınca ne olursa olsun sormayı, düşünmeyi, araştırmayı bırakır ve koyun gibi yaşamaya başlar. Her şeyin fazlasının zarar olduğu gibi inanmanın da fazlası zarardır.

UMUT

Madde-9.

  • Her şey bitti dediğin yerdedir umut… Sen göremiyorsun diye yıldızlar yok mu sanıyorsun? Güneşin battığı yerde biri çıkar yıldız olur yoluna.
  • Umut ekmek; Gecenin en karanlığında o güneşi beklemektir… Yere düştüğünde bir umuda sarılıp yeniden kalkmak kendine yaslanmaktır.
  • Umut, oturup beklemek değildir; Umut yıkılan hayallere, bozulan morallere rağmen, eyleme geçmek için ayağa kalkmaktır. Umut edin, umut edelim hayaller adına umut edelim. Vazgeçmek acizliktir, vazgeçmeyin vazgeçmeyelim.
  • Umut; Bizi biz yapan bir yanımız aslında. Her şeye inat inanmaya direndiğimiz insani olarak varoluşumuzun bir parçası. Umut sensin, benim, biziz. Umudunu kaybeden kendini kaybeder.  Son olarak ne umudumuzu ne de kendinizi kaybetmeyin arkadaşlar.
  • Umut; emek verdiğin her şeyin gönlünce olmasını ya da iyi olmasını beklemek gibi sanırım. Her zaman dilediğimiz gibi olmasada, varlığının ruha güzellik verdiğini bildiğimiz tek şey umut. Umut etmekten vazgeçmeyelim.
  • Umut; Bir mahkumun bir gün gökyüzünü görme isteği, bir askerin tezkeresini alıp ailesine kavuşması, bir hastanın sağlığına kavuşmayı beklemesi. Umut sadece hayal kurup beklemek. Olur yada olmaz ama seni hayata bağlayan şey o beklenti işte.
  • Umut; Bir ucunda hayal kırıklığı, bir yanında hayat kalabalığı ve her iki ucunda da mutluluk kaynağı… Unutmayın umut varsa mutluluk vardır, hayal etmek vardır.

ALDANMAK

Madde-10.

  • İnsan inanmak, güvenmek isteyen bir varlık. Bazen aldanacağını bilse de belki kısmına tutunarak inanıyor. Maalesef şaşırtmıyorlar…
  • Bir söz var, “Kızgın olsam geçerdi ama ben kırgınım.” Diye. Öyle işte, aldandım kendi ellerimle. Evet aldanmak tam olarak kendi tercihi insanın. Bazı yolların başı gibi sonu da bellidir. Bilirsin ama yürürsün belki bir çıkışı vardır diye ama baenne olursa olsun sonuç değişmez. Yolu yürüdüğünle, aldanmanın yüküyle, yorulduğunla kalırsın.
  • Aldanmak; Birazda kendini kandırmak. Biliyorsun aslında hep biliyordun ama sandın ki anlatamadığın her şey duvara anlatınca geçecek. Ama geçmiyor bilin. Geceden sabah giymek için kapıya asılmış bir ceket gibi bekliyor bizi gerçekler. Onu almadan çıkamıyorsun dışarı.
  • Bugün bir kitapta okudum. Hata yapmanın, bir tercih yapmaktan daha iyi olduğundan bahsediyordu. Hata yapınca en azından hata olduğunu biliyorsun. Belirsizlik ve ihtimaller çok daha kötüdür. O yüzden aldanmak bile “Belki şöyle olurdu” ihtimalinden çok daha iyidir.
  • Aldanmak; Ben çok aldandım, hep onlar iyi olsun aman ha onara bir şey olmasın diye. Hep kendimden verdim hep aldandım… Her dediklerini yaptım, her şeye tamam dedim en sonunda kendime yetecek bile ben bulamadım.
  • Aldanmak; Her şey yolundaymış gibi görünüyordu ve herkes görünene aldanmaya hazırdı çünkü görünen aldanmak hayatı dayanılır kılmanın ilk şartıydı…
  • Aldanmak; İnsan olmanın kaçınılmaz bir hali… Şöyle bir uzaktan bakınca anlıyor insan ne çok aldanmışız… Ölesiye, bile isteye… İnanmak isteriz çünkü inanmak eksikliği yoruyor. Belki de hayatı daha yaşanılır kılmak için aldanmayı seçiyoruz kim bilir?

AFFETMEK

Madde-11.

  • Affetmek, zor bir eylemdir… İnsan, bazen yaşadıkları karşısında o kadar yorgun oluyor ki uğraşmak istemediğinden affedip önüne bakıyor. Zaten geçmiş geçti, gelecek meçhul koşullar el vermese de anı kaçırmamak gerek.
  • Affetmek; Kime ne kadar zordur orası tartışılır fakat affettikten sonra sırtını dönmek gerekir bazı insanlara seni afettim sadece o kadar ötesi yok deyip yoluna bakmak gerekir.
  • Affetmeyin, üzülürkeno yoktu kırılırken o yoktu affetmeyin… Geceleri sabah ettiğiniz günleri hatırlayın ve affetmeyin. Siz onu değil o sizi kaybetti. Affetmeyin vurdumduymazlığı, umursamazlığı affetmeyin işte.
  • Affetmek Azad etmek kendini geçmişten, yaşayabilmek anı, kendini ve çevreni belki de sevebilmek yeniden ya da inanabilmek birine.
  • Affetmek en büyük erdemdir ama kendine onca yaptığın hataya karşı kendini affederek yeni adımlar atman senin en güzel affedişindir, bir başkasını affetmek ise kendi içini, vicdanını rahatlatma şekli zamanın insanları affetmeyi yok saymak diye adlandırmışlar ama yok saymakta bir affetme şekli midir? Onu zamanla yaşayıp affederek göreceğiz. Özür dilemekten, affetmekten, affedilmekten korkmayın. Her şeye rağmen gülümsemeye bakın.

VAZGEÇMEK

Madde-12.

  • Vazgeçilmez sandığınız herkes ve her şeyden bir anda bir günde öyle vazgeçiliyor ki, bazen zorunda kalınıyor ama asla vazgeçilmez olmuyor. Sen de sanıyorsun ki yeganesin, karşı konulmaz, yıkılmaz ve mükemmelsin. Hayat dediğin bu yanılgı galiba.
  • Vazgeçilmek; bir beklentinin bitmesi o kıyıp bakamadığın fotoğrafı silmen bazı vazgeçmeler mecburidir ve Yeni başlangıçlara yeni bir yola devam etmektir.
  • Vazgeçmek; bedeninle, ruhunla, ilmek ilmek ördüğün o emekleri hayalleri, tutkuları, umutları, hiç olmamış gibi yaşamaya başlamak.
  • Eski beni nerede ve nasıl kaybettiğimi hatırlamıyorum. Sadece bir akşam vakti balkon serinliğinde otururken geldiğim tüm yolların bana ne kadar uzak olduğunu gördüm. Sanki yaşamamış da bir şeylerin yanından geçmiş gibiydim. İşte o gün vazgeçtim.
  • İyi ki de vazgeçtim diyorum. Bazen tutunduğumuz, bırakmaya korktuğumuz o şey, fark etmesek de aslında bir kamburdan ibaret. Vazgeçtiğinde anlıyorsun ki mutluluğun onunla bir alakası yokmuş. Tam tersine omuzlarında taşıdığın bir yükmüş.
  • Vazgeçtim, beni bana unutturan her şeyden herkesten. Tahammül seviyemi tüketen, ruhuma kalbime iyi gelmeyen en ufak şeyden dahi vazgeçtim. İnadına kaldığın her yerden, istemesem de vazgeçemem dediğim her şeyden vazgeçtim.
  • Çaba göstermeden vazgeçtik her şeyden. Vazgeçmek ne kadar basit bir eylem değil mi?